Şüheda Bice : Yalın Öz'lere Hediyedir

YALIN ÖZ’LERE HEDİYEDİR

*Seyyan Hanım’dan Hasret eşliğinde okunması tavsiyedir. Yürek sızısı için sorumluluk kabul edilmez.

https://www.youtube.com/watch?v=9-Cng6RKbOA

Beni sarsan bir yazardan bahsedeceğim, Jean-Louis Fournier. Yarattığı sarsıntı öyle yakan, yıkan, hezimete uğratan bir sarsıntı değil. Aksine gayet aklı başında, görmüş geçirmiş hafif huysuz bir ihtiyardan, şu yaşımı düşündüğümde (31) uzağı yakın eden, dağıtan ama dağıttığı yerden çoktan unuttuğum şeyler bulmamı sağlayan bir sarsıntı. Güzel bir sarsıntı.

İlk olarak “Dul” ile tanıdım Fournier’ı. Anlatı türündeki bu kitabında eşinin vefatıyla düştüğü kuyuyu anlatıyor bize yazarımız. Ancak öyle güzel anlatıyor ki, insan kuyunun dibinden gökyüzünü görebileceğini düşünüyor. Acının yaşayış biçimlerine göre renk değiştirebileceğine, hüznün de ışıl ışıl parlayabileceğine ikna oluyor. Dul’daki hasret teması, “Tek Yalnız Ben Değilim” kitabında ismiyle müsemma yalnızlığa dönüşüyor. Yalnızlık, üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir hâl. Yalnızlık, üzerinde uzun uzun düşünürken bile yalnız olunması gereken bir hâl.

Tek Yalnız Ben Değilim kitabında Fournier, İngilizcede yalnızlık için iki kavram kullanıldığından bahsediyor: Loneliness, “kişinin kendi seçimi olmadığı halde yalnız olması,” solitude ise, “kişinin kendi seçimi olarak yalnız olması.” Ve ekliyor: “Fransızcada iyi ya da kötü her iki duruma da işaret etmek için tek bir sözcük kullanılıyor, iki tane olmasına da gerek yok zaten. İnsanların yüzünden hangisi olduğu okunuyor.”

Bakışlarımızı kendi dilimize çevirdiğimiz zaman ise, “yalnız” kelimesinin Eski Türkçe yalıŋuz sözcüğünden evrildiği, bu sözcüğün de yalıŋ’dan türediği bilinir. -uz ya da -us unsurunun işlevi ise kesin olarak bilinmemekle birlikte Talat Tekin; “yalın öz” (sadece kendi) şeklinde bir birleşik ad ihtimali üzerinde durmuştur. Yalın, yalın öz, yalınuz ve yalnız. İşte kısa bir kimsesizlik öyküsü.

Bu çağda yalnızlık, bir alaturka hüzündür belki de. Sessizlik ise, tercih edilme lüksü olan yalnızlık hâli. O yüzden kişi kimsesizliğe sürüklendiğinde yalnız kalır. Tek başınalığı tercih ettiğinde ise biraz sessizliğe ihtiyacı olur. Gerçi Fournier çok haklıdır. Sessizlik, yalnızlık, loneless, solitude... Bunlar yalnızca birer dil vasıtasıdır. Zira insanların yüzünden hangisi olduğu okunur.